Oxford Üniversitesi Yayınları, her yıl olduğu gibi bu yıl da toplumsal ve kültürel atmosferi yansıtan bir kelimeyi “Yılın Kelimesi” olarak seçti. 2024 yılı için seçilen kelime ise oldukça düşündürücü ve çağımızın dijital alışkanlıklarıyla doğrudan ilişkili: “Brain-rot”. Türkçeye “beyin çürümesi” veya “zihinsel çöküş” olarak çevrilebilecek bu ifade, zihinsel sağlığımız üzerinde dijital çağın yarattığı etkileri özetleyen bir terim. Peki, bu kavram neden bu kadar önemli ve bu kelimenin seçilmesi ne anlama geliyor?
İçerik
Brain-Rot Nedir?
“Brain-rot” özellikle sosyal medyanın ve dijital dünyanın olumsuz etkilerini tanımlamak için kullanılan bir kavram. Bu terim, kişilerin sürekli olarak düşük kaliteli, faydasız veya zihinsel anlamda yorucu içeriklere maruz kalmasından kaynaklanan bir tür zihinsel tükenmişliği ifade ediyor. Saatlerce TikTok videoları izlemek, Instagram’da amaçsızca dolaşmak ya da sürekli bildirimlerle dikkat dağınıklığı yaşamak gibi modern alışkanlıklar, beynimizi etkisiz hale getiriyor ve derin düşünme kapasitemizi köreltiyor.

Bu kelime aynı zamanda, özellikle gençler arasında yaygın olan “doomscrolling” (sürekli kötü haber tarama) ve “binge-watching” (art arda dizi/film izleme) gibi davranışlarla da bağlantılı. İnsanların, zihinsel bir çürüme hissetmelerine neden olan bu davranışlar, artık bir toplumsal sorun haline gelmiş durumda.
Yılın Kelimesi Seçim Süreci
Oxford Üniversitesi Yayınları, her yıl olduğu gibi bu yıl da toplumsal trendlere ışık tutan bir kelime seçmek için geniş bir oylama gerçekleştirdi. Bu süreçte halktan gelen öneriler toplandı ve nihai seçim için bir liste oluşturuldu. “Brain-rot,” bu listeye damga vurarak diğer popüler adayları geride bıraktı. Aday kelimeler arasında “nepo baby” (ayrımcılıkla suçlanan ünlü çocukları) ve “situationship” (belirsiz ilişki durumu) gibi ifadeler de bulunuyordu. Ancak “brain-rot,” hem bireysel hem de toplumsal düzeyde hissedilen etkileri en iyi şekilde yansıttığı için öne çıktı.

Dijital Çağın Yeni Gerçekliği: Beyin Çürümesi
“Brain-rot,” sadece bir terim değil, aynı zamanda modern çağın bir gerçeği. Bilgi çağında yaşamamıza rağmen, dijital platformlar genellikle faydasız bilgilerle zamanımızı dolduruyor. Özellikle sosyal medyada geçirilen uzun saatler, insanların zihinsel enerjisini tüketiyor ve bireylerin derinlemesine düşünme alışkanlıklarını yok ediyor.
Bu durum, dijital medya ile büyüyen Z Kuşağı’nı ve milenyum kuşağını doğrudan etkiliyor. Hızlı tüketim kültürü, kısa videolar ve sürekli bildirimler, beyin üzerinde “gereksiz verilerle dolma” etkisi yaratıyor. İnsanlar, bilgiye daha hızlı ulaşırken, bu bilginin kalitesi ve faydasını sorgulamadan, sadece tüketmeye devam ediyor. Araştırmalar, sosyal medya kullanımının dikkat süresini azalttığını ve genel anlamda bilişsel performansı olumsuz etkilediğini gösteriyor.
“Brain-Rot” ile Mücadele Etmek
Zihinsel çürüme ile başa çıkmanın ilk adımı, dijital alışkanlıklarımızı gözden geçirmekten geçiyor. İşte “brain-rot” ile mücadele etmek için birkaç öneri:
- Dijital Detoks: Haftanın belirli günlerinde sosyal medya kullanımını tamamen bırakmak veya saat sınırı koymak, zihinsel yükü azaltabilir.
- Kaliteli İçerik Seçimi: Bilgilendirici ve eğitici içeriklere yönelmek, zihinsel sağlığınızı destekler. Bunun için uzun makaleler okumak, belgesel izlemek veya hobi edinmek faydalı olabilir.
- Fiziksel Aktivite: Doğada yürüyüş yapmak, yoga gibi zihin-beden dengesini destekleyen aktivitelerde bulunmak hem zihinsel hem de fiziksel sağlığı iyileştirir.
- Dijital Minimalizm: Daha az bildirim almak ve sadece gerçekten değerli içeriklere zaman ayırmak için sosyal medya uygulamalarını sadeleştirmek.
Toplumsal Mesaj
Oxford’un “brain-rot” kelimesini seçmesi, bireysel davranışlarımız kadar toplumsal sorumluluklarımızı da sorgulamamıza neden oluyor. Eğitim kurumları, aileler ve medya, gençlerin sağlıklı dijital alışkanlıklar geliştirmesi için daha fazla sorumluluk üstlenmeli. Sosyal medya platformlarının algoritmaları, kullanıcıların daha kaliteli içeriklere ulaşmasını teşvik edecek şekilde düzenlenebilir.
Birlikte Çözüm Üretmek Gerek
“Brain-rot” yalnızca bireysel bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir mesele. Bu durumla başa çıkmak için teknoloji şirketleri, eğitim kurumları ve hükümetlerin ortak hareket etmesi gerekiyor. Sosyal medya platformları, algoritmalarını daha bilinçli ve sağlıklı içerikleri önceliklendirecek şekilde yeniden tasarlayabilir. Eğitim sistemleri, dijital okuryazarlığı müfredata entegre ederek gençlere medya tüketim alışkanlıklarını yönetmeyi öğretebilir. Hükümetler ise toplumun zihinsel sağlığını desteklemek adına kampanyalar düzenleyebilir ve bilinçlendirme faaliyetlerini artırabilir. Bu tür sistemik çözümler, bireylerin ve toplumun daha sağlıklı bir dijital dünyada yaşamasına katkı sağlayabilir.
Bir Uyarı Niteliğinde
“Brain-rot” kelimesi, dijital dünyanın hızla akan temposunda bir durup düşünme fırsatı sunuyor. Zihinsel sağlığımızı korumanın yollarını aramak, bu çağda hem bireysel hem de toplumsal bir gereklilik. 2024’ün bu dikkat çekici kelimesi, gelecekte daha bilinçli bir dijital dünya yaratmak için bize bir uyarı niteliği taşıyor.